RHAL HARİTANIN İZİNDE
RHAL HARİTANIN İZİNDE
  • Ana Sayfa
  • DİVRİĞİ ULU CAMİİ
  • KAPADOKYA NEVŞEHİR
  • HATTUŞA HİTİT BAŞKENTİ
  • NEMRUT DAĞI
  • HİEROPOLİS-PAMUKKALE
  • LETOON-XANTOS
  • SAFRANBOLU ŞEHRİ
  • TRUVA ARKEOLOJİK ALANI
  • EDİRNE SELİMİYE CAMİİ
  • ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK ALANI
  • GÖBEKLİ TEPE
  • TOPKAPI SARAYI
  • EFES
  • BURSA VE CUMALIKIZIK
  • BERGAMA VE KÜLTÜRELPEYZAJ
  • DİYARBAKIR KALESİ
  • ANİ ARKEOLOJİK ALANI
  • APHRODİSİAS
  • İSHAK PAŞA SARAYI
  • SÜMELA MANASTIRI
  • ODUN PAZARI ( Eskişehir )
  • AKDAMAR KİLİSESİ
  • NURUOSMANİYE KÜLLİYESİ
  • KEKOVA
  • ZEUGMA
  • BALLICA MAĞARASI
  • ZEYNEL ABİDİN CAMİİ
  • MOR YAKUP KİLİSESİ
  • Daha fazlası
    • Ana Sayfa
    • DİVRİĞİ ULU CAMİİ
    • KAPADOKYA NEVŞEHİR
    • HATTUŞA HİTİT BAŞKENTİ
    • NEMRUT DAĞI
    • HİEROPOLİS-PAMUKKALE
    • LETOON-XANTOS
    • SAFRANBOLU ŞEHRİ
    • TRUVA ARKEOLOJİK ALANI
    • EDİRNE SELİMİYE CAMİİ
    • ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK ALANI
    • GÖBEKLİ TEPE
    • TOPKAPI SARAYI
    • EFES
    • BURSA VE CUMALIKIZIK
    • BERGAMA VE KÜLTÜRELPEYZAJ
    • DİYARBAKIR KALESİ
    • ANİ ARKEOLOJİK ALANI
    • APHRODİSİAS
    • İSHAK PAŞA SARAYI
    • SÜMELA MANASTIRI
    • ODUN PAZARI ( Eskişehir )
    • AKDAMAR KİLİSESİ
    • NURUOSMANİYE KÜLLİYESİ
    • KEKOVA
    • ZEUGMA
    • BALLICA MAĞARASI
    • ZEYNEL ABİDİN CAMİİ
    • MOR YAKUP KİLİSESİ

  • Ana Sayfa
  • DİVRİĞİ ULU CAMİİ
  • KAPADOKYA NEVŞEHİR
  • HATTUŞA HİTİT BAŞKENTİ
  • NEMRUT DAĞI
  • HİEROPOLİS-PAMUKKALE
  • LETOON-XANTOS
  • SAFRANBOLU ŞEHRİ
  • TRUVA ARKEOLOJİK ALANI
  • EDİRNE SELİMİYE CAMİİ
  • ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK ALANI
  • GÖBEKLİ TEPE
  • TOPKAPI SARAYI
  • EFES
  • BURSA VE CUMALIKIZIK
  • BERGAMA VE KÜLTÜRELPEYZAJ
  • DİYARBAKIR KALESİ
  • ANİ ARKEOLOJİK ALANI
  • APHRODİSİAS
  • İSHAK PAŞA SARAYI
  • SÜMELA MANASTIRI
  • ODUN PAZARI ( Eskişehir )
  • AKDAMAR KİLİSESİ
  • NURUOSMANİYE KÜLLİYESİ
  • KEKOVA
  • ZEUGMA
  • BALLICA MAĞARASI
  • ZEYNEL ABİDİN CAMİİ
  • MOR YAKUP KİLİSESİ

PAMUKKALE

  

SU VE İNANCIN KENTİ HİERAPOLİS

Pamukkale Hierapolis Antik Kenti - Denizli

Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerler listelerinin neredeyse tamamında yer verilen ve her yıl 2 milyon civarında turistin ziyaret ettiği Pamukkale, doğanın sanatçı rolünü üstlendiği yerlerden. Termal suların hava ile teması sonucunda meydana gelen beyaz travertenlerin donmuş bir şelale benzeri kademeli şekiller oluşturduğu ve yer yer teras biçimli havuzlar meydana getirdiği Pamukkale’nin çekiciliğinin keşfi Roma Dönemi’ne kadar gidiyor.

Denizli İlinin 18 km kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından İ.Ö. 2 yy’da kurulmuş olup, Bergamanın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’dan dolayı Hierapolis adını aldığı söylenebilir. Kent bir deprem bölgesinde bulunmasından dolayı meydana gelen depremlerle sürekli yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. Ancak bugün ayakta olan yapılar ise İ.S. 60 yıllarında olan büyük depremden sonra inşa edilmiş olup kent bundan sonra tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş tipik bir Roma kenti görünümünü alarak ızgara planlı inşa edilmiştir. Hierapolis, Roma Döneminden sonra Bizans Döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. İ.S. 4 yy.dan itibaren Hristiyanlık merkezi olması, İ.S 80 yıllarında Hz.İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philip’in burada öldürülmesi nedeniyledir. Kent İ.S. 4 yyda Bizanslıların eline geçince Aziz Philip adına Martyrıum olarak adlandırılan sekizgen kilise inşa edilmiştir. Bundan dolayı kentin ünvanı artar ve Metropolis ünvanını alır. Kent İ.S. 7 yydaki büyük depremle tahrip olmuş ve kent kimliğini kaybetmiştir. 12. yy da küçük bir kasaba haline gelmiş, İ.S. 13. yyda Selçukluların egemenliğine geçmiş ve 14 yy daki depremden sonra tamamen terkedilmiştir.

Pamukkale Travertenleri'nin hemen yanında tüm görkemiyle ayakta duran Pamukkale Hierapolis Antik Kenti'nin kalıntılarının büyük bölümü de bu dönemden. Eşi bulunmaz güzellikteki travertenler ile birlikte bu kalıntılar UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’nde yer alıyor. Pamukkale’nin hemen ilk görüşte sizi büyüleyeceğine eminiz. 2 bin yıl öncesinde de Bergama Krallığı bu çekiciliğe karşı koyamamış ve travertenlerin yanına Hierapolis Kenti’ni inşa etmiştir. Bu dönemde Hierapolis bir termal sağlık merkezi gibi görev yapmış ve şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıl boyunca Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilmiştir. Günümüzde de güzellik ve sağlık arayışı içinde termal havuzları ziyaret edilmeye devam ediyor. Siz de binlerce yıl öncesindeki antik dünyanın insanlarının yüzdüğü sulara girebilir ve travertenlerin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak oluşumu binlerce yıl alan bu doğal güzellik oldukça hassas. O yüzden yalnızca belli kesimlerinde dolaşılabiliyor ve sularına girilebiliyor. Pamukkale’de daha uzun süre kalmak ve şifalı sularından yararlanmak isteyenler ise antik kentin ve travertenlerin yakınında yer alan termal tesislerde hem konaklayabilir hem de masaj, termal sular ve çamur banyolarının keyfini yaşayabilirler.

Hierapolis Antik Kenti oldukça iyi biçimde korunarak günümüze ulaşmayı başarmıştır. Buranın bir termal merkez olduğu zamanlarda çok sık ziyaret edildiğini kesinlikle söyleyebileceğimiz Roma Hamamı, günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılıyor. Hierapolis ve yakın çevresindeki antik kent kazılarında ortaya çıkarılan heykeller ve diğer kalıntıları burada görebilirsiniz. Antik tiyatro, tapınaklar, anıtsal çeşmeler, mezarlar, agora, gymnasium gibi yapılar da size 2 bin yıl öncesinin kentinde olduğunu hissettirecek derecede iyi durumda. Özellikle Roma Dönemi’nde cehennemin girişi olduğuna inanılan Ploutonium hakkında anlatılan hikâyeler ilginizi çekecektir.

Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal bir yerleşim. Bu kutsallığın en önemli nedeni İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Phillippus’un burada öldürülmüş olması ve mezarının da burada bulunması. 5'inci yüzyılda saray mimarlarınca yapılan, azizin mezarının yer aldığı Martyrium, Hristiyanlığın kutsal yapılarından. İçinde vaftiz teknesi ve piskopos ayin mekânlarının yer aldığı 6'ncı yüzyıl katedrali ile 7'nci yüzyıla tarihlendirilen Direkli Kilise diğer önemli Hristiyan yapıları. Daha küçük pek çok kilise de kentin çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Tüm bu yapılar Hierapolis’in Bizans Dönemi’nde önemli bir dinsel merkez olduğunu kanıtlıyor. 

Hierapolis Antik Kenti Nerededir?

Denizli'nin 17 kilometre kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti'nin Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır.

Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik Dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı bilinmektedir. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.

Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS 60) büyük depreme kadar, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır.

Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.

Hierapolis Antik Kenti’nin Bölümleri

Hierapolis Tiyatrosu: Büyük yapı dört ada üzerine inşa edilmiştir. Dik olan cavea diazoma'dan iki kısma bölünmüştür, dikey olarak 9 cuneusa Summa cavea galerisi ile 8 basamak yerleştirilmiştir Ima caveanın (alt basamaklar) orta kısmı, proedria için mermer bir exedra şeklinde düzenlenmiş, yüksek arkalıklı, arslan ayaklı oturaklar, kentin önemli kişileri içindir. Sahne binası, logeion ve geniş bir sahne arkasına sahiptir ve skene ile bağlantılıdır. Skene fronsun üç düzeni mermer monolit sütunlar tarafından podium üzerine oturmakta ve burada Apollon ve Artemis'e adanmış, bezeli korniş bulunmaktadır. Bu görkemli yapı, İmparator Septimius Severus zamanında İS III. yüzyılda, önceki evreyi (Flavius Dönemi) içine alarak ve yok ederek inşa edilmiştir. Geç Roma Dönemi'ne kadar kullanılmış, bunu arkhitravının alt yüzüne, İS 352 yılına tarihli ve skene fronsun onarımını yazıttan anlaşılmaktadır.

Büyük Hamam Kompleksi: Bugün masif duvarları ve bazı tonozları ayakta kalabilmiş olan yapının iç mekanlarının mermerle kaplı olduğuna dair izler bulunmaktadır. Hamamın planı diğer tipik Roma hamamları gibidir. Önce girişte büyük avlu, iki yanında büyük holler bulunan kapalı dikdörtgen bir alan ve daha sonraları bulunan esas hamam yapısı yer alır. Palaestranin yan kanatlarında, biri güneyde, diğeri kuzeyde olan iki büyük hol imparatora ve törenlere ayrılmıştır. Hamam kompleksinin kalıntıları MS. II. yüzyıla tarihlenir. Büyük hole bitişik tonozlu kapalı mekanlar günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

Frontinus Caddesi: Mimari özelliklerinden dolayı, kapı ile birlikte yapıldığı düşünülen 14 metre genişliğindeki bu cadde (plateia), kentin ana caddesini oluşturmaktadır.

Agora: MS 60 yılında meydana gelen depremden sonra Frontinus Caddesi, ile doğudaki tepenin yamaçları arasında geniş bir alanda değişim sonucu Hierapolis Ticaret Agorası olarak düzenlenmiştir.

Kuzey Bizans Kapısı: Hierapolis kentinde yapılan sur sistemine dahil olan Kuzey kapı MS IV. yüzyıl sonuna tarihlenmektedir.

Güney Bizans Kapısı: MS IV. yüzyılda inşa edilmiştir. Traverten bloklar ve içinde mermerinde bulunduğu devşirme malzeme ile yapılmıştır.

Gymnasium: Sütun dizisi üzerinde yapının gymnasium olduğuna işaret eden yazıtlı bir arşitrav parçası dikkat çeker.

Tritonlu Çeşme Binası: Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Tapınağı'nın yakınlarındaki çeşme binasıyla beraber şehirdeki iki büyük anıtsal binadan biridir.

İon Sütun Başlıklı Ev: Ev tiyatroya giden ikincil uzun bir yol üzerinde bulunmaktadır. Orijinal yapı MS II. yüzyıl olarak tarihlenmektedir.

Latrina: Depremde yıkılmış olan bu yapı yıkıntı halinde tüm parçaları ile günümüze ulaşmıştır. Uzun mekânın tabanında lağım sularını caddedeki kanalizasyona taşıyan kanal bulunmaktadır. İç duvar boyunca oturmak için yapılmış, üzerinde delikler bulunan bir seki yer alır, pis suları taşıyan kanalın önüne sıhhi ihtiyaçlar için bir temiz su kanalı yapılmıştır.

Apollon Kutsal Alanı: Anıtsal yapı Hierapolis'in en önemli tanrısına adanmıştır. Podium da işaret edilen iç kısımdaki yapı daha önce tapınak şeklinde tanımlanmıştı ancak daha sonra yapılan çalışmalar neticesinde kehanet merkezi olduğu anlaşılmıştır.

Su Kanalları ve Nympheumlar: Çevredeki tepelere inşa edilmiş kanallardan oluşan iki aquadükt kente içme suyunu sağlamaktadır.

Plutonium: Plutonium'un girişi, tapınağın sağ tarafındadır.

Surlar: MS V. yüzyılda, Roma İmparatorluğu'nun diğer kentlerinde de olduğu gibi, Hierapolis de MS. 396'da çıkarılan bir kanuna göre kuzey, güney ve doğu yönlerinde surlarla çevrilmiştir.

Katedral: Hierapolis Antik Kenti'nin en önemli Hristiyan kült yapılarındandır. Yapı, plateiaya narteks ve atrium ile açılmaktadır. Sağdaki kapıdan vaftiz mekanına girilir, dörtgen planlı, apsisli mekan, sütunlar ile 3 nefe ayrılmıştır, apsisli bölümde yuvarlak, mermer kaplama levhalı, iki yanında merdivenleri olan vaftiz teknesi yer alır. Saçaklık, kadınların oturduğu bölüme ait ikinci sütun dizisi tarafından taşınıyordu. Apsis içte yuvarlak dışta çok kenarlı bir plana sahiptir. Ana apsisin içinde, ayin sırasında papazların ve piskoposun oturduğu konsantrik merdiven, synthronon, yer alır. Yapı planı bize orta çağ onarımları ile İ.S. VI. yüzyılın birinci yarısına tarihlememizi sağlar.

Aziz Philippus Martriumu: Hierapolis Antik Kenti'nin eşsiz termal suları ile bir şifa kaynağı görülmesinin yanı sıra, hem Pagan dönemlerinde hem de Hristiyanlık döneminde kutsal kent sayılmıştır. Bunun nedeni de İS 80 yıllarında Hierapolis'e Hristiyanlığı yaymaya gelen ve Hz. İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philippus'un burada çarmıha gerilerek öldürülmesidir. İS 4. yüzyılda Hristiyanlık resmi din olduktan sonra Aziz Plilippus adına öldürüldüğü yerde bir şehitlik yapılmıştır. Dini ve ruhi tedavi merkezi olarak yapılan yapı sekizgen planlıdır. Ortasındaki mermer kaplı alanda da Aziz Philippus'un mezarı vardır. Bizans Dönemi'ndeki surun dışında kalan bu merkeze geniş ve uzun merdivenlerle çıkılır. Yapıya yaklaşan son bölümdeki merdivenlerin sağında Ayazma çeşme yapısı vardır. Yaklaşık 20 metre çapındaki sekizgen bölümün üstü kurşun kaplanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Yapıda dua edilmesi için küçük şapeller mevcuttur. Sekizgen bölümün tabanı mermer, koridor ve bağlı bölümlerin tabanı bitkisel motifli mozaik ile odaların tabanı traverten, halkın kaldığı dış odaların tabanı ise sıkıştırılmış topraktır. Günümüzde de birçok kilise Aziz Philippus bayramını kutlayıp ayin düzenlemektedir.

Kent 2 anıtsal kapısı, ana caddeye paralel ve dik gelen cadde ve sokakların oluşturduğu ızgara planlıdır. Yaklaşık 1 km uzunluğundaki ana cadde kenti ikiye böler ve bu caddenin her iki tarafında revaklar, kamu binaları dükkan ve atölyeler bulunur.

Kent surlarının dışında ve kentin kuzey, güney ve doğu yönünde bulunan nekropol alanları Güneybatı Anadolu’nun en büyük nekropolüdür.

Bunun dışında kentin başlıca yapıları; Hamam-Bazilika, Latrina, Tiyatro, Plutonıum, Apollon Tapınağı, Su Kanalları ve Nymphaeumlar, Kiliseler (Aziz Phılıp Martyriumu, Aziz Phılıp Kilisesi..) Büyük Hamam Kompleksi’dir.

Kalıntıların büyük bölümü Roma döneminden olan Hierapolis (Pamukkale) antik kenti, tüm görkemiyle yanında durduğu Pamukkale Travertenleri’yle beraber 1988 yılında hem kültürel, hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır. Ayrıca tarihin her döneminde önemli bir şifa ve inanç merkezi olmuştur.

PAMUKKALE

  

Pamukkale, meaning "cotton castle" in Turkish, is a natural site in Denizli Province in southwestern Turkey. The area is famous for a carbonate mineral left by the flowing of thermal spring water. It is located in Turkey's Inner Aegean region, in the River Menderes valley, which has a temperate climate for most of the year.

The ancient Greco-Roman city of Hierapolis was built on top of the travertine formation which is in total about 2,700 metres (8,860 ft) long, 600 m (1,970 ft) wide and 160 m (525 ft) high. It can be seen from the hills on the opposite side of the valley in the town of Denizli, 20 km away. Known as Pamukkale (Cotton Castle) or ancient Hierapolis (Holy City), this area has been drawing visitors to its thermal springs since the time of Classical antiquity.] The Turkish name refers to the surface of the shimmering, snow-white limestone, shaped over millennia by calcite-rich springs. Dripping slowly down the mountainside, mineral-rich waters collect in and cascade down the mineral terraces, into pools below. Legend has it that the formations are solidified cotton (the area's principal crop) that giants left out to dry.

People have visited area for thousands of years, due to the attraction of the thermal pools. As recently as the mid-20th century, hotels were built over the ruins of Hierapolis, causing considerable damage An approach road was built from the valley over the terraces, and motor bikes were allowed to go up and down the slopes. When the area was declared a UNESCO World Heritage Site, the hotels were demolished and the road removed and replaced with artificial pools. There are well-preserved Roman ruins and a museum on site. A small footpath runs up the mountain face for visitors to use, however the travertine terraces are all off-limits, having suffered damage, erosion and water pollution due to tourism.

It was added as a UNESCO World Heritage Site in 1988 with Hierapolis.

Geology

Travertine terrace formations

Pamukkale's terraces are made of travertine, a sedimentary rock deposited by mineral water from the hot springs. In this area, there are 17 hot springs with temperatures ranging from 35 °C (95 °F) to 100 °C (212 °F). The water that emerges from the spring is transported 320 metres (1,050 ft) to the head of the travertine terraces and deposits calcium carbonate on a section 60 to 70 metres (200 to 230 ft) long covering an expanse of 24 metres (79 ft) to 30 metres (98 ft). When the water, supersaturated with calcium carbonate, reaches the surface, carbon dioxide de-gasses from it, and calcium carbonate is deposited. Calcium carbonate is deposited by the water as a soft gel which eventually crystallizes into travertine.

There are only a few historical facts known about the origin of the city. No traces of the presence of Hittites or Persians have been found. The Phrygians built a temple, probably in the first half of the 7th century BC. This temple, originally used by the citizens of the nearby town of Laodicea, would later form the centre of Hierapolis.

Pools inside the archeological site

Hierapolis was founded as a thermal spa early in the 2nd century BC within the sphere of the Seleucid Empire. Antiochus the Great sent 2,000 Jewish families to Lydia and Phrygia from Babylon and Mesopotamia, later joined by more from Judea. The Jewish congregation grew in Hierapolis and has been estimated as high as 50,000 in 62 BC. Hierapolis became a healing centre where doctors used the thermal springs as a treatment for their patients. The city began minting bronze coins in the 2nd century BC. These coins give the name Hieropolis. It remains unclear whether this name referred to the original temple (ἱερόν, hieron) or honoured Hiera, the wife of Telephus, son of Heracles and the Mysian princess Auge, the supposed founder of Pergamon's Attalid dynasty.[citation needed] This name eventually changed into Hierapolis ("holy city"),. In 133 BC, when Attalus III died, he bequeathed his kingdom to Rome. Hierapolis thus became part of the Roman province of Asia. In AD 17, during the rule of the emperor Tiberius, a major earthquake destroyed the city.

Through the influence of the Christian apostle Paul, a church was founded here while he was at Ephesus The Christian apostle Philip spent the last years of his life hereThe town's Martyrium was alleged to have been built upon the spot where Philip was crucified in AD 80. His daughters were also said to have acted as prophetesses in the regionDuring the 4th century, the Christians filled Pluto's Gate (a ploutonion) with stones, suggesting that Christianity had become the dominant religion and begun displacing other faiths in the area. Originally a see of Phrygia Pacatiana the Byzantine emperor Justinian raised the bishop of Hierapolis to the rank of metropolitan in 531. The Roman baths were transformed to a Christian basilica. During the Byzantine period, the city continued to flourish and also remained an important centre for Christianity.

Museum

The museum contains historical artifacts from Hierapolis, as well as those from Laodiceia, Colossae, Tripolis, Attuda and other towns of the Lycos (Çürüksu) valley. The museum also has a section devoted to artifacts found at Beycesultan Hüyük that includes examples of Bronze Age craft.

Artifacts from the Caria, Pisidia and Lydia regions are also on display. The museum's exhibition space consists of three closed areas  of the Hierapolis Bath and the open areas in the eastern side which are known to have been used as the library and gymnasium. The artifacts in open exhibition space are mostly marble and stone. Hierapolis is broken down into ruins.

World heritage site

The Theatre of Hierapolis

Pamukkale is recognized as a World Heritage Site together with Hierapolis. Hierapolis-Pamukkale was made a World Heritage Site in 1988. It is a tourist attraction due to this status and its natural beauty.

The underground volcanic activity which causes the hot springs also forced carbon dioxide into a cave, which was called the Plutonium, which here means "place of the god Pluto". This cave was used for religious purposes by priests of Cybele, who found ways to appear immune to the suffocating gas.[citation needed]

Protecting the thermal waters[

The hotels built in the 1960s were demolished as they were draining the thermal waters into their swimming pools and caused damage to the terraces. The water supply to the hotels is restricted in an effort to preserve the overall site and to allow deposits to regenerate. 

Access to the terraces is not allowed and visitors are asked to follow the pathway.

Telif Hakkı © 2021 RHAL HARİTANIN İZİNDE - Tüm Hakları Saklıdır.


GoDaddy Destekli